"ibadet" kelimesi ile ilgili sonuçlar;
#34
Evliya’nın üç özelliği vardır; Takva, edep ve ibadet.
#314
Nice yanan kandiller vardır ki, onu rüzgâr söndürmüştür.
Nice ibadet vardır ki, onu ucub söndürmüştür.
Hz. İsa a.s.
(Ucub: Yapılan hâyırlara ve sevaplara güvenmek)
#328
Müslümanlar çan sesini duyduğunda kiliseye ibadete koşan Hıristiyanları, Allah’ın varlığını inkâr eden ateistlere nazaran her zaman için kendilerine daha yakın bulmalıdırlar.
#334
Kulun bir saat kendisini kınayıp azarlaması, yetmiş senelik nafile ibadetten onun için daha hayırlıdır.
Vehb bin Münebbih
#348
İbadetin ruhu ihlâstır. İhlâs ise, yapılan ibadetin yalnız Allah-ü Teâlâ emrettiği için yapılmasıdır.
#348
İbadetin ruhu ihlâstır. İhlâs ise, yapılan ibadetin yalnız Allah-ü Teâlâ emrettiği için yapılmasıdır.
#425
İbadeti terk eden kul, Hak yoldan ayrılıp cehennem yoluna sapmış demektir.
#435
İsteksiz yapılan işten, sevgi, saygı ve sadakatten yoksun evlilikten, haram, helal gözetmeyen kulun ibadetinden hayır gelmez.
#452
“Bir defa ibadetin sana yeteceğini mi sanıyorsun? Dağın eteğinde bir kere doyurduğun at ile koca dağı aşabileceğini mi zannediyorsun?”
#647
Bahar mevsimi tefekkürün de mevsimi aynı zamanda. Gözlere parmağı sokarcasına “Seyret ve düşün” diyor, her bir çiçek, ağaç ve üzerine basıp geçtiğimiz toprak. O ki bizleri Rabbimize yaklaştıracak en güzel ibadet şekillerinden biridir. Kâinat baştanbaşa Allah’ın büyük bir kitabıdır. Hangi harfini yoklasan manası hep Allah çıkar.
“Bir saat tefekkür etmek, bir sene nafile ibadet etmekten daha hayırlıdır.”
#661
İkinci bin yılın yenileyicisi İmam Rabbanî ( k.s.) şöyle buyurur:
“Şeklen namaz kılan, oruç tutan çok kimse vardır; fakat İslam’ın koyduğu sınırları gözeten, haram ve şüpheli şeylerden sakınan takva sahibi kimseler pek azdır. Haklı ile haksız, samimi olan ile samimi olmayanın arasını ayıran ölçü, işte bu takva ve sakınma, yüce Allah’tan gerçek manada korkma, saygı duyma halidir.”
#723
Takva ile yapılan zerre miktarı iyilik ve ibadet, mağrurların dağlar kadar ibadetlerinden daha büyük ve daha üstündür.
Ebû’d Derda r.a.
#723
Takva ile yapılan zerre miktarı iyilik ve ibadet, mağrurların dağlar kadar ibadetlerinden daha büyük ve daha üstündür.
Ebû’d Derda r.a.
#825
Adamın biri Rasûl-i Ekrem’e gelerek:
“Para ve şöhret için savaşan bir adam sevap kazanır mı?” diye sordu.
Peygamber Efendimiz:
“Hiçbir şey kazanamaz”, buyurdu.
Adam bu soruyu Rasûl-i Ekrem’e üç defa sordu. Her defasında da aynı cevabı aldı. Sonra Hz. Peygamber sözünü şöyle tamamladı:
“Allah Teâlâ sadece kendi rızâsı için yapılan ibadetleri kabul eder, başkasını değil”
#825
Adamın biri Rasûl-i Ekrem’e gelerek:
“Para ve şöhret için savaşan bir adam sevap kazanır mı?” diye sordu.
Peygamber Efendimiz:
“Hiçbir şey kazanamaz”, buyurdu.
Adam bu soruyu Rasûl-i Ekrem’e üç defa sordu. Her defasında da aynı cevabı aldı. Sonra Hz. Peygamber sözünü şöyle tamamladı:
“Allah Teâlâ sadece kendi rızâsı için yapılan ibadetleri kabul eder, başkasını değil”
#857
Bennân-ı Hammâl hazretleri buyurdu ki:
"Allah-ü Teâlâ semâyı yedi kat yarattı. Her katta mahlûklar ve melekler yarattı. Bunlar O'na ibâdet ve itâat ederler. Birinci kat, yâni dünya semasında bulunanların ibadeti korku ve ümit üzere bulunmaktır. İkinci semada bulunanların ibadeti, muhabbet ve hüzün üzere bulunmaktır. Üçüncü semada bulunanların ibadeti, minnet ve hayâ üzere bulunmaktır. Dördüncü semada bulunanların ibadeti, şevk ve heybet üzere bulunmaktır. Beşinci semada bulunanların ibadeti, münâcaat ve iclâl, saygı üzere bulunmaktır. Altıncı semada bulunanların ibadeti, inâbet, tövbe ve tâzim, saygı gösterme üzere bulunmaktır. Yedinci semada bulunanların ibadeti ise, mürüvvet, cömertlik ve kurb, yakınlık üzere bulunmaktır."
#942
Niyeti halis olmayan bir insanın yaptığı ibadetler şüphelidir. Çünkü riya ve kibrin gölgesi düşmüş ibadetler, Allah katında makbul değildir.
#942
Niyeti halis olmayan bir insanın yaptığı ibadetler şüphelidir. Çünkü riya ve kibrin gölgesi düşmüş ibadetler, Allah katında makbul değildir.
#950
Mahşer günü ilk önce namazdan hesaba çekileceğiz.
#975
Bize birisi; "sana her gün 24 altın vereceğim, yalnız bir şartım var." dese ve eklese; "sende günde 1 altınını benim için harcayacaksın." Bu teklifi muhakkak kârlı bulur ve kabul ederiz. İşte Rabbimizde bize günde 24 saatlik bir ömür sermayesi ihsan etmiş ve karşılığında bunun hiç olmazsa bir saatini ibadete ayırarak namaz kılmamızı istemiştir.
Kendisine verilen hadsiz nimetlere karşı başını belkide secdeden kaldırmaması gereken bir müslümanın, bu 1 saatini ebedi saadeti için ayırması şarttır.
#977
Namazda ruhun, kalbin, aklın büyük bir rahatı vardır. Hem vücuda da o kadar ağır bir iş değildir. Hem namaz kılanın, diğer mübah dünyevi amelleri, güzel bir niyet ile ibadet hükmünü alır.
Bu surette bütün sermaye-i ömrünü, âhirete mâl edebilir. Fâni ömrünü, bir cihette ibka eder... Kısacası namaz mü'minin istirahatidir.
Said-i Nursi
#989
Kötü ahlak, nice ibadeti, virdi, zikri boşa çıkartır.
#1049
Güzel bir niyet ibadet sayılır. Ayrıca büyük ecir kazandırır.
#1116
Bayezid-i Bistami’nin yaşadığı zamanda binlerce veli vardı. Hepsi de ibadet, riyazet, keşif ve keramet sahibi idi. Fakat asrın kutupluğu, ümmî bir demircinin üzerinde idi. O bu işin sır ve hikmetine karşı hayretler içindeydi. Çoluk çocuğunun nafakası için geceli gündüzlü örs başından ayrılmayan demirciyi görmek istedi. Bir gün dükkânına gitti. Selâm verdi. Onu görünce, çocuklar gibi sevindi. Ellerine sarıldı, uzun uzun öptü ve ondan dua rica etti. Henüz keşif âlemine girmemiş olduğu için kendi makamından habersizdi. Ondan dua isteyince dedi ki: "Ben senin ellerinden öpeyim de, sen bana dua et! Sizin duanıza muhtaç olan benim!" O ise şöyle cevap verdi: "Benim sana dua etmemle, içimdeki dert hafiflemez ki!" Bunun üzerine o da; "Derdin nedir? Söyle bir çare arayalım?" dedi. "Acaba kıyamet gününde, bunca insanın hâli ne olur? Bunu düşünmekten, buna yanmaktan başka derdim yok." dedikten sonra hüngür hüngür ağlamaya başladı. Bayezid-i Bistami'yi de ağlattı. O vakit içinden; "Bunlar nefsim, nefsim diyenlerden değil, ümmetim ümmetim diyenlerdendir." diyen bir ses duydu. Hemen içindeki hayret silindi. Kutupluk makamının bu demirciye niçin verildiğini sezdi. Anladı ki, böyleleri, sevgili Peygamber efendimizin kalbine her an bağlıdır. Onun hakikatine mazhardır. Demirciye dedi ki: "İnsanların azap çekmesinden sana ne?" Demirci de; "Bana mı ne? Benim fıtratımın mayası, şefkat suyuyla yoğrulmuştur. Cehennem ehlinin bütün azâbını bana yükleseler de, onları bağışlasalar, ben saâdete ererim ve derdimden kurtulurum." dedi.
O, namazda okunmak için, farz mikdarından fazla sûre ve âyet bilmiyordu. Bilmediklerini Bayezid-i Bistami öğretti. O da, kırk yıldır elde edemediği manevî derecelere yükseldi. İçi feyz-i ilâhî ile doldu. O vakit iyice anladı ki, kutupluk sırrı başka bir şey imiş."
#1125
Cüneyd-i Bağdâdî Hz.leri buyurdu ki: "Bir kimse, yaptığı ibadetlerini ihlâs ile yaparsa, Allah-ü Teâlâ o kimseye, boş hallerden, lüzumsuz heveslerden halas olmak, kurtulmak nîmetini, rahatını ihsan eder.
#1141
Bir defasında Bâyezîd hazretlerinin kalbine şöyle ilham olundu: "Ey Bâyezîd! Hazinelerim, başkaları tarafından yapılan ibadetlerle ve güzel hizmetlerle doludur. Sen bize öyle bir şeyle gel ki, o bizde olmasın." Bâyezîd; "Yâ Rabbî! Hazinende bulunmayan şey nedir?" dedi. Kalbime ilham olundu ki: "Acizlik, zavallılık, çaresizlik, zillet ve ihtiyaç."
#1148
Bayezid-i Bistami, buyurdu ki: "On iki sene nefsimin ıslahı için çalıştım. Nefsimi riyazet, nefsin arzularını yapmamak körüğünde, mücâhede, nefsin istemediği şeyleri yapmak ateşiyle kızdırdım. Nefsi, yerme, kötüleme örsünde, kınama, ayıplama çekici ile dövdüm. Böyle uğraşa uğraşa kendi benliğimden bir ayna yapıp beş sene kendimin aynası oldum. Yapabildiğim ibadet ve tâatlarla bu aynayı cilâlayıp parlattım. Bir sene ibret nazarı ile bu aynaya baktım. Neticede bu aynada gördüm ki, belimde, gurur, riyâ, ibâdete güvenip amelini beğenmek gibi kalp hastalıklarından meydana gelen bir zünnâr bulunuyor. Bu zünnârı kesip atabilmek için beş sene daha uğraştım. Yeniden hakikî müslüman oldum.
#1148
Bayezid-i Bistami, buyurdu ki: "On iki sene nefsimin ıslahı için çalıştım. Nefsimi riyazet, nefsin arzularını yapmamak körüğünde, mücâhede, nefsin istemediği şeyleri yapmak ateşiyle kızdırdım. Nefsi, yerme, kötüleme örsünde, kınama, ayıplama çekici ile dövdüm. Böyle uğraşa uğraşa kendi benliğimden bir ayna yapıp beş sene kendimin aynası oldum. Yapabildiğim ibadet ve tâatlarla bu aynayı cilâlayıp parlattım. Bir sene ibret nazarı ile bu aynaya baktım. Neticede bu aynada gördüm ki, belimde, gurur, riyâ, ibâdete güvenip amelini beğenmek gibi kalp hastalıklarından meydana gelen bir zünnâr bulunuyor. Bu zünnârı kesip atabilmek için beş sene daha uğraştım. Yeniden hakikî müslüman oldum.
#1149
Bayezid-i Bistami, buyurdu ki: “Ömrüm boyunca, Allah-ü Teâlâ’ya lâyıkıyla ibâdet edebilmeyi, namazımı lâyıkıyla kılabilmeyi arzu ettim. Bu arzu ile, belki güzel namaz kılarım diye sabaha kadar namaz kıldım. Fakat kıldığım bütün namazları O'na lâyık olarak bulmuyordum. Nihayet, Allah-ü Teâlâ’ya şöyle yalvardım: "Yâ Rabbî! Sana lâyık şekilde tam ve kusursuz olarak hiç namaz kılamadım. Kıldığım bütün namazlar hep Bâyezîd'e yakışır şekilde oldu. Beni ve ibadetlerimi kusurlarımla birlikte kabul eyle."
#1151
Bayezid-i Bistami devamlı; "Allah!.. Allah!.." derdi. Vefâtı ânında da yine; "Allah!.. Allah!.." diyordu. Bir ara şöyle duâ etti: "Yâ Rabbî! Senin için yaptığım bütün ibâdet, tâat ve zikirleri hep gaflet ile yaptım. Şimdi can veriyorum. Gaflet hâli devam ediyor. Allah'ım! Bana huzur ve zikir hâlini ihsan eyle." Bundan sonra, zikir ve huzûr hâli içinde rûhunu teslim etti.
#1182
Câfer-i Sâdık Hz.leri buyurdu ki:
"Namaz, her takva sahibi için yakınlıktır. Hac, her güçsüzün cihadıdır. Bedenin zekâtı oruçtur. Amel, ibadet, hayırlı iş yapmadan karşılık bekleyen, yaysız ok atana benzer."
#1193
Bir gün devrin meşhur âlim ve zâhidlerinden Dâvûd-i Tâî, Câfer-i Sâdık'ın yanına gelmişti. Ona dedi ki:
"Ey Peygamber efendimizin torunu! Bana bir nasihat ver. Çünkü kalbim karardı. O da buyurdu ki: "Ey Dâvûd! Sen, zamanımızın en zahidi, Allah'tan en çok korkanısın. Benim nasihatime ne ihtiyacın var?"
"Ey Resûlullah'ın torunu. Sizin bütün yaratılmışlara üstünlüğünüz var. O büyük Peygamberin kanı damarlarınızda dolaşmaktadır. Onun için herkese nasihat vermeniz, üzerinize vaciptir, borçtur."
"Ey Dâvûd! Ben kıyamet günü gelince, ceddim Muhammed aleyhisselâmın elimden yakalayıp;
"Niçin bana hakkıyla uymadın?" demesinden korkuyorum. Bu işler, nesep, soy işi değil, ibadet ve amel işidir. Dâvûd-i Tâî bu sözleri duyunca ağlamaya başladı ve dedi ki:
"Yâ Rabbî! Onun varlığı Peygamberlik soyundan meydana gelmiştir. Sözleri yaşayışı herkese senettir, delildir. Dedesi Resul aleyhisselâm, annesi Betûl (Hazret-i Fâtıma) olduğu halde, böyle düşünürse, Dâvûd da kim oluyor ki, yaptıklarının bir kıymeti olsun!"
#1206
Allah-ü Teâlâ’nın muhabbetinden bir zerreyi, bin yıllık ibadete değişme! Çünkü Hâdis-i şerifte "Kişi sevdiği ile beraberdir" buyrulmuştur.
#1288
“Hâcegan yolunda, içinde bulunulan vaktin icabı neyse ona göre davranılır. Şahsi zikir ve murakabe, ancak Müslümanlara hizmet edecek bir durum olmadığı zaman yapılır. Gönül almaya vesile olacak bir hizmet, zikir ve murakabeden önce gelir. Bazıları nafile ibadetlerle uğraşmanın hizmetten üstün olduğunu zannederler. Hâlbuki gönül feyzini temin eden şey, Allah için başkalarına hizmet etmektir.”
Allah’a bizim ibadetimiz lazım değildir. Ama ihtiyaç ehli bizim yardımımıza muhtaçtır. Allah katında bu ihtiyacı gidermek nafile ibadetten daha sevimlidir.
#1326
Kanada, Amerika ve sair Batı ülkelerinde yapılan 400 röportaj ve 1200’den fazla çalışma şunları gösterdi:
İbadetine sık devam edenlerde, seyrek devam eden veya hiç etmeyenlere oranla gözle görünür oranda daha az hastalıkla karşılaşılıyor.
Kuzey Amerika’da ölümlere yol açan üç önemli hastalık; kalp rahatsızlığı, kanser ve hipertansiyon, dini eğilimleri olan insanlarda düşük oranda görülüyor.
Özel veya bir cemaat içinde ibadet eden daha yaşlı yetişkinlerde ise az sayıda hastalık belirtisi, daha az sakatlık, daha az depresyona rastlanıyor. Bu hastalarda müzmin anksiyete (endişe hali) ve bunaklık oranının da aynı yaştaki sair insanlara göre daha az olduğu tesbit edilmiş bulunuyor.
#1361
Akıl ve iman ikiz kardeştir. Allah (c.c) biri olmadan diğerini kabul etmez.
Bir saat (kısa bir an) tefekkür, bir gece nafile ibadetten daha hayırlıdır.
Biz sahabeleri görseydik deli derdik. Onlar bizi görseydi, müslüman demezlerdi.
#1392
Allah katında en sevgili amel namaz’dır. Peygamper (s.a.v) efendimizin gözümün nuru dediği ibadet yine namaz’dır.
#1451
Ahiret gibi dünya saadeti dahi ibadette ve Allah’a asker olmaktadır.
Said-i Nursi
#1460
Dua ve ibadet, Allah ile olmaktır. Allah ile olan kimse için ölüm de, ömür de hoştur.
Hz. Mevlana
#1473
Şunu iyi bilesiniz ki, en güzel ibadet, farzları yerine getirmek ve haramlardan sakınmaktır.
Hz. Ömer r.a.
#1484
İhlâs, dünyevi faydalarını düşünmeyip ibadetlerini yalnız Allah’ü Teâlâ’nın rızası için yapmaktır.
#1527
Kandil geceleri “umumi af günleri” olduğu için sevinçle, umutla ve ibadetle en iyi şekilde değerlendirilmelidir.
#1666
Bir gün Süfyan-ı Sevrî k.s. hazretleri, Rabia Adeviyye k.s. hazretlerine:
Herkes kendine göre bir sebeple Allah’a kulluk ediyor (kimi korkudan, kimi cennet isteğinden…), sen hangi sebeple Allah’a kulluk ediyorsun, diye sordu. Rabia Adeviyye şu cevabı verdi:
Ben Allah’a O’ndan korktuğum için kulluk etmiyorum. Böyle olsaydı, sahibinden korktuğu için çalışan kötü hizmetçi gibi olurdum. Cennet sevgisiyle de ibadet etmiyorum. Bu durumda da sahibi kendisine bir şey verince çalışan kötü bir hizmetçi, gibi olurdum. Ben Allah Teâlâ’ya ancak O’nu sevdiğim, O’nun hoşnutluğunu ve vuslatını istediğim için ibadet ediyorum.
#1672
Bir gün Abdullah b. Muhammed Razî k.s. hazretlerine sorarlar:
Bu insanlar ayıp ve kusurlarını biliyorlar ama doğru yola dönmüyorlar. Bunun sebebi nedir?
Hazret şu cevabı verir:
“Çünkü onlar, birbirlerine karşı bildikleriyle övünmekle meşguller. Bildikleriyle amel etmek için uğraşmıyorlar. Dışları ile meşguller ama iç âlemleriyle hiç ilgilenmiyorlar. Bu sebeple de Allah onların kalplerini kör etmiş ve azalarını ibadete karşı bağlamıştır.”
#1673
Şeyh Sadi Şirazi k.s. anlatıyor:
Bir gün henüz âkil baliğ olmamış bir çocuk niyet edip oruç tutmaya başlar. Yüz türlü sıkıntı ile kuşluk vaktine kadar sabreder. Çocuğun annesi babası rahatça orucunu tutması için o gün çocuğu okula göndermez. Annesi şefkatle kucaklar öper, babası okşar. Çocuğa birtakım ödüller verip yüzüne karşı överler.
Fakat öğle olunca açlık ve susuzluk çocuğun canına tak eder. Kendi kendine, “Akşama daha çok vakit var, bir iki lokma yesem annemle babamın nereden haberi olacak?” diye düşünür.
Böylece anne babasına yaranmak için oruçluymuş gibi görünür ama gizlice orucunu bozar, bir şeyler yer.
Şayet sen, Allah’ın seni gördüğünü bilip O’ndan korkmadıktan sonra namazı abdestsiz olarak kılsan kim nereden bilecek?
Çocuk buluğ çağına girmediği için orucu anne babasına hoş görünmek için tutmuş olabilir. Ancak gösteriş için ibadet yapan yaşı olgun bir kimse bu çocuktan daha cahildir. Gösteriş için, dindar görünmek için kılınan namaz ve yapılan ibadet cehennem kapısının anahtarıdır.
Şayet tuttuğun yol Allah’tan başkasına gidiyorsa, yarın senin seccadeni cehenneme sererler.
#1694
Allah-ü Teâlâ’nın ibadetimize ihtiyacı olmadığını, ibadet ve taatin yalnızca bizim nefsimizin ıslahına yarayacağını, ebedi saadeti kazanmamıza vesile olacağını bilmemiz gerekir.
#1828
Allah-ü Teâlâ’nın senin ibadetlerine ihtiyacı yoktur ancak unutma ki senin Allah-ü Teâlâ’nın lütuf ve ihsanlarına sonsuz derecede ihtiyacın vardır.
#1910
O dünya ki, “azın, azı” denecek kadar önemsizdir. Gaflet içerisinde dünyaya rağbet edersek, dizginleri bütünüyle onun yani dünyanın eline vermiş olduğumuz halde ömrümüzü tamamlarız. Hak Teâlâ’ya yöneliş ve ibadetlerimiz eksik kalır.
#1926
Ebubekir Sıddık (r.a) kat ettiği mesafenin sırrını şöyle açıklar:
“Rabbime ibadetin zevkini alabilmek için, Müslüman olduğumdan beri karnımı tıka basa doyuramadım. Yine Müslüman olduğumdan beri Rabbime kavuşma iştiyakından dolayı kana kana su içemedim!”
#1932
Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır.
#1956
Hakiki müslüman’ın üç vasfı vardır.
1-Doğru iman.
2-Sahih ibadet.
3- Ehlisünnet itikadını yaymak.
Bu üç büyük nimetin devam etmesinin şartı ise ihlâs ve sabırdır.
#1957
Allah-ü Teâlâ kulunun farz borçlarını ödemedikçe, o farzla ilgili nafilelerini kabul etmez.
#1959
Âlimlerle beraber olanın ilmi artar. Salihlerle beraber olanın, ibadete rağbeti ve günahlardan kaçma arzusu artar. Fâsıklarla (açıktan günah işleyenlerle) düşüp kalkanın günah işleme cüreti artar. Zenginlerle düşüp kalkanın dünya sevgisi artar. Fakirlerle beraber olanın şükrü artar.
#1995
İbadet bir sanattır. Dükkânı halvettir. Aleti ise açlıktır.
Şakık-i Belhi
Benim ibadetten en çok zevk aldığım zaman, karnımın sırtıma yapıştığı aç zamanlarımdır.
Süleyman Darani
#2359
İbadetin en kıymetlisi, nefse uymamaktır.