"kitap" kelimesi ile ilgili sonuçlar;
#124
Okumayı sevmeyen bir kral olmaktansa, tavan arasında, kitap yığınları ortasında oturan bir fakir olmayı tercih ederim.
#781
Sana muasır bir vücûd olamadığımdan dolayı müteessirim, ey Muhammed! (s.a.v) muallimi ve naşiri olduğun bu kitap, senin değildir. O, lahutîdir (ilahidir). Bunun lahutî olduğu inkâr etmek, mevcut ilimlerin bâtıl olduğunu ileri sürmek kadar gülünçtür. Bunun için beşeriyet senin gibi mümtaz bir kudreti bir defa görmüş, bundan sonra da göremeyecektir. Ben huzuru mehabetinde, kemali hürmetle eğilirim.
Prens Bismark
#1109
Bayezid-i Bistami hocalarından birinin huzurunda bulunuyordu. Hocası; "Şu raftaki kitabı getir." dedi. Bâyezîd; "Hangi raftaki kitabı istiyorsunuz efendim?" dedi. Hocası; "Bunca zamandır buraya gelip gidiyorsun. Dershanede oturduğun yerin üstündeki rafı diyorum." deyince, Bayezid-i Bistami; "Efendim, mübarek sohbetinizi dinlemekteki dikkat ve edebe riayetten dolayı, şu âna kadar başımı kaldırıp etrafa bakmış değilim." diye cevap verdi. Hocası bu söz karşısında "Mademki durum böyledir. Senin işin tamamdır. Şimdi artık Bistam'a dönebilirsin ve bizden öğrendiklerini başkalarına öğretebilirsin." buyurdu.
#1168
Bayezid-i Bistami hazretleri buyuruyor ki:
"Bizim sözlerimiz Kitap ve sünnettendir. Bu iki kaynaktan gücünü ve manasını almayan bir sözde değer yoktur."
#1242
Dinimizde Kur'an-ı Kerimden sonra en kıymetli kitap Sahih-i Buhari‘dir. İmam-ı Buhari Hazretleri, çok titiz davranır, bir hadis sahih bile olsa, en ufak bir şüphe olsa, onu kitabına almazdı. Kendisine birçok sahabi ile görüştüğü bilinen bir zattan söz edildi. Her zaman yaptığı gibi uzun bir yol kat ederek bahsedilen zatı buldu. Adamın, boşanmış olan devesini boş torba ile aldatarak yakalamaya çalıştığına şahit oldu. Bu halde hiçbir şey sormadan geri döndü. Niçin hadis almadığını soranlara, (Doğru söylese bile, devesini aldatmaya çalışan adamın naklettiği hadisi kitabıma almam) dedi.
#1555
Şakik Belhi, bütün ömrünü tevekkül içinde geçirdi. Derdi ki: “Kırk deve yükü kitap okudum, Allah yolunu dört şeyde buldum:
Rızk için emin olmak
Her işte ihlâs
Şeytanla düşman olmak
Ölümü yakın bilip tedarikli olmak
#1851
Hıristiyan dünyasının taassub bulutlarıyla gölgelendiği kara günlerde, her gücün üstünde kabul edilen ruhban sınıfı, mukaddes kitap İncil’i tahrif etmek için adeta büyük bir yarış halindedirler. Her önüne gelen yeni bir İncil yazmakta ve mukaddes kitap, şahsî fikirlere göre değişmektedir. Sayısı yüzleri bulan birbirinden farklı olan İncillere, her geçen gün bir yenisi katılır. Fakat yazarının adı ile zikredilen bu İncillerin sayısı o kadar çoğalır ki, tedbir almak kaçınılmaz hale gelir ve İznik’te toplanan bir heyetin uzun süren bir çalışması sonucunda, o ana kadar yazılmış bulunan İnclilerden dört tanesi hariç diğerleri yasaklanır.
Ancak bu yasaklanan İncillerden bir tanesi üzerinde özellikle durulur ve bunu okuyanların şiddetle cezalandırılacağı ilan edilir.
Papa 1. Celasyüs tarafından yasaklanan bu İncil Havarilerin en eski talebelerinden biri olan Barnaba’ya aittir ve diğer İncillerde bulunmayan bir özelliği sahip olduğu için yasaklar listesine alınmıştır.
Yasaklanan İnciller, büyük bir hızla toplatılır. Bir kısmı ise çok ağır cezalardan korkan halk tarafından imha edilir. Ancak bu arada dindar bir papaz, her şeyi göze alarak Barnaba İncillerinden bir tanesini kaçırmaya muvaffak olur. Bu İncil daha sonra Viyana’daki imparatorluk kütüphanesine ulaştırılarak İngilizceye çevrilir.
Fakat kilise, Barnaba İncilinin izini tekrar bulmuştur. Bir hafta içinde bu İncilin bütün nüshaları, imha edilmek üzere toplanır. Ancak kilisenin bütün gayretleri boşa gidecektir. Çünkü İnciller imha edilirken 2 tanesi tekrar kaçırılır. Bunlardan biri Britanya Müzesi’ne, diğeri Amerikan Kongresi kütüphanesine götürülür.
İnciller gönderildikleri yerlerde her nedense askerî sır gibi büyük bir titizlikle saklanarak halka kapalı tutulur. Bu sırrın ortaya çıkarılması ise, bir Müslüman generale nasip olacaktır. Amerika Birleşik Devletleri’nde askerî ateşe olarak görev yapan Pakistanlı General Abdurrahim, bu İncil’in mikrofilmlerini gizlice çekerek, Pakistan’a kaçırmaya muvaffak olur. Mikrofilmler daha sonra Pakistan’daki Begüm Aisha Bawany Vakfı (173) tarafından kitap haline getirilerek İslâm dünyasına kazandırılır. Mikrofilmler banyo edilince, Barnaba İncili’nin geçirmiş olduğu bu büyük maceranın hikmeti anlaşılır. Çünkü bu İncil, Peygamber (a.s.m) Efendimizin geleceğini çok öncesinden müjdelemekte ve kâinatın onun için yaratıldığını mübarek ismiyle ilan etmektedir. Batı dünyasının Asr-ı Saadet münafıklarına has olan bir inat ve gayretle bu İncil’i yok etmeye çalışması, gerçekten de son derece ibret vericidir. Barnaba İncil’i tahrip edilmiş olmasına rağmen, hakikatlerin bir kısmını muhafaza etmektedir. Yazımızın bundan sonraki bölümlerini, Barnaba İncilinden aynen alınan paragraflarla sürdürüyor ve Peygamber (a.s) Efendimizin hakkaniyetini, bir de bu eserden dinliyoruz. Eserin 44. sayfasında Hz. İsa (a.s) kendisinden sonra gelecek olan peygamberi, havarilerine şöyle tarif etmektedir:
Size söylüyorum, Allah’ın Resulü bütün mahlûkata rahmettir. O, anlayışlı ve tesellici, hikmetli ve kudretli, Allah aşkı ve korkusuyla dolu dakik ve yumuşak ruhludur. Rahmet ve yardımseverlik ruhu ile adalet ve acıma hissi ile nezaket ve sabır ruhu ile hareket eder. Cenab-ı Hak, bütün yaratıklarına verdiğinin üç katını ona vermiştir. O, bu dünyada geldiğinde saadet devridir. Buna inanınız. Bütün peygamberlerin, Allah’ın onlara verdiği nübüvvet gözü ile gördüğü gibi, ben de onu gördüm. Onu görünce ruhum teselli ile doldu. Ey Muhammed, Allah seninle beraber olsun ve beni senin ayakkabının bağı olmak şerefi ile şereflendirsin. Eğer ben bu muradıma erersem, Allah’ın mübarek bir kulu ve büyük bir peygamberi olacağım. Ve Hz. İsa (a.s) bunu söyledikten sonra Allah’a şükretti.“ Hz. Peygamber çok önceleri ona “Ey Muhammed” diye hitap ederek peygamberliğini tasdik ile haber veren Hz. İsa (a.s) ve Barnaba İncil’i O’nu en büyük peygamber olduğunun inkâr edilmez bir delilidir. Yine aynı eserde Hz. İsa (a.s) bir kadının “Beklenen Mesih sen değil misin?” sorusuna şu cevabı vermektedir. -”Ben yalnız İsrail oğullarına gönderilmiş bir kurtarıcı bir peygamberim. Lakin benden sonra Allah tarafından bütün âleme Muhammed adında bir resul gönderilecektir. Allah, bu kâinatı, onun için yaratmıştır” (274) demiştir. Yine Barnaba İncil’inde Hz. İsa (a.s): “Ben bütün yeryüzündeki kabilelerin beklediği Mesih değilim” (275) demektedir. Yine Hz. İsa (a.s), Peygamber (s.a.v) Efendimizin bizzat mübarek ismini söyleyerek “Hz. Muhammed (s.a.v) Arap yarımadasında zuhur edecek. Putları ve putlara tapanları te’dip edecektir” (276) demektedir.
“Ey mualim, dünyaya geleceğinden bahsettiğiniz o zat kimdir?” sualine Hz. İsa (a.s): “O,Muhammed Resulullahtır” (277) cevabını vermiştir.
“Bununla beraber ben size kati olarak söylüyorum. Benim gitmem sizin için hayırlıdır.
Çünkü gitmezsem tesellici size gelmez.” (278)
Tahrif edilmiş, yani kasıtlı olarak değiştirilmiş olan İncilerden alınan yukarıdaki ifadeler, bu mukaddes kitabın tahrif edilmeden önce Peygamber (s.a.v) Efendimize ait delillerle dolu olduğunu ispat etmektedir. Evet, Peygamberimizin (s.a.v) hakkaniyetine bazen ay, bazen güneş şahadet etmiş, bazen ise taşlar ve ağaçlar delil olmuştur. Elbette Kur’an’ın haricindeki mukaddes kitaplar da o Zattan (s.a.v) bahsedecek ve bu gerçeği göstermek istemeyen münafıklar, ne kadar tahrif ederlerse etsinler, o muhteşem hakikatleri izleyemeyeceklerdir. (279)