Þuan: 8. KISIM 114. Söz
Secde halinin kulu Rabbine yaklaÅŸtırmasının bir de tarihî yönü vardır. Kur'ân-ı Kerîm’de anlatıldığı üzere, Allah Teâlâ Âdem a.s.’ı yarattığı zaman meleklere, “Âdem’e secde edin!” diye emretmiÅŸti. O zaman bütün melekler secde ettiÄŸi halde İblis kibirlendiÄŸi için secde etmemiÅŸ ve böylece Allah’ın rahmetini kaybederek kâfirlerden olmuÅŸtu (Bakara, 34). İnsan Cenâb-ı Hakk’ın yüce huzurunda alnını yere koyup secde etmek suretiyle “Rabbim, ben senin yüceliÄŸini kabul ediyorum. Senin emrine uyarak huzurunda secde ediyorum. Ben ÅŸeytanın yanında deÄŸil, meleklerin safında yer almak istiyorum. Benim kulluÄŸumu kabul et” diye Rabbine niyâz etmektedir. Secde halini deÄŸerli kılan kulun iÅŸte bu samimiyetidir. İnsan, Rabbine yakın olduÄŸu halleri ve zamanları iyi bilmeli ve bunları, Efendimiz’in tavsiye buyurduÄŸu gibi, dua ederek deÄŸerlendirmelidir. Burada, ilgisi sebebiyle, kulun Rabbine en yakın olduÄŸu bir diÄŸer zamanı daha belirtelim. Peygamber (as)’ın haber verdiÄŸine göre gecenin son üçte biri, yani teheccüd namazlarının kılındığı seher vakti, kulun, Rabbinin rahmetine yakın olduÄŸu zamandır (Tirmizî, Daavât 118; Nesâî, Mevâkît 35). Bu zamanların kıymetini iyi bilmelidir.