Þuan: 5. KISIM 166. Söz
Bir gün devrin meÅŸhur âlim ve zâhidlerinden Dâvûd-i Tâî, Câfer-i Sâdık'ın yanına gelmiÅŸti. Ona dedi ki:
"Ey Peygamber efendimizin torunu! Bana bir nasihat ver. Çünkü kalbim karardı. O da buyurdu ki: "Ey Dâvûd! Sen, zamanımızın en zahidi, Allah'tan en çok korkanısın. Benim nasihatime ne ihtiyacın var?"
"Ey Resûlullah'ın torunu. Sizin bütün yaratılmışlara üstünlüÄŸünüz var. O büyük Peygamberin kanı damarlarınızda dolaÅŸmaktadır. Onun için herkese nasihat vermeniz, üzerinize vaciptir, borçtur."
"Ey Dâvûd! Ben kıyamet günü gelince, ceddim Muhammed aleyhisselâmın elimden yakalayıp;
"Niçin bana hakkıyla uymadın?" demesinden korkuyorum. Bu iÅŸler, nesep, soy iÅŸi deÄŸil, ibadet ve amel iÅŸidir. Dâvûd-i Tâî bu sözleri duyunca aÄŸlamaya baÅŸladı ve dedi ki:
"Yâ Rabbî! Onun varlığı Peygamberlik soyundan meydana gelmiÅŸtir. Sözleri yaÅŸayışı herkese senettir, delildir. Dedesi Resul aleyhisselâm, annesi Betûl (Hazret-i Fâtıma) olduÄŸu halde, böyle düÅŸünürse, Dâvûd da kim oluyor ki, yaptıklarının bir kıymeti olsun!"