Þuan: 4. KISIM 34. Söz
Hak dostlarından Üftâde Hazretleri, bir gün müridleriyle bir kır sohbetine çıkar. Emri üzerine bütün derviÅŸler, kırın rengârenk çiçeklerle bezenmiÅŸ yerleri dolaÅŸarak hocalarına birer demet çiçek getirirler. Ancak Aziz Mahmud Efendi’nin elinde sapı kırılmış, solgun bir çiçek vardır yalnızca…
DiÄŸer müridlerin neÅŸeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmud Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuÅŸ çiçeÄŸi üstadına takdim eder.
Üftade Hazretleri, diÄŸer müridlerini de irÅŸad maksadıyla, onların meraklı bakışları arasında, sanki iÅŸin sır ve hikmetinden bi-habermiÅŸ gibi sorar:
“Evladım Mahmud! Herkes demet demet çiçek getirdiÄŸi halde, sen niçin sapı kırık, solgun bir çiçek getirdin?”
Kadı Mahmud edeple başını öne eÄŸerek cevap verir:
“Efendim! Size ne takdim etsem azdır. Lâkin hangi çiçeÄŸi koparmak için elimi uzattıysam onu “Allah, Allah!” diyerek Rabbini zikreder bir halde buldum. Gönlüm onların zikirlerine mani olmaya razı gelmedi. Ben de çaresiz, elimdeki, zikrine devam edemeyen, ÅŸu solgun çiçeÄŸi getirmek zorunda kaldım…”